Öksürük şikayetleri artarak devam ettiği için Amasya’daki bir özel hastaneye müracaat eden Sultan Değirmenci’nin tomografi taramasında sağ böbreğin üst kısmında 5 cm çapında bir tümör saptandı.
Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahad Safaralıyev tarafından gerçekleştirilen laparoskopik cerrahi işlemiyle, tümör, sağlıklı böbrek dokusuna zarar vermeden başarıyla çıkarıldı.
İki gün sonra sağlığına yeniden kavuşan hasta, uzun süredir yaşadığı şiddetli öksürükten ve böbreğindeki tümörden kurtulduğu için mutluluğunu ifade etti ve “Bir ay boyunca bu öksürükle mücadele ettim. Şimdi ise sağlığımı geri kazandım” dedi.
Böbrek tümörlerinin genellikle belirti vermeden ilerlediğini belirten Op. Dr. Ahad Safaralıyev, “Böbrek tümörleri çoğunlukla rutin kontroller sırasında ya da başka bir nedenle yapılan tetkiklerde fark edilir. İdrar renginde kan, bel ağrısı, kilo kaybı ve iştahsızlık gibi semptomlar böbrekte tümör olabileceğine işaret eder. Erken teşhis ve tedavi, böbrek tümörlerinin yönetiminde kritik öneme sahiptir ve hastalığın ilerlemesini önleyebilir. Bu tümörler metastaz yaptığında, tedavisi zorlaşır ve kemoterapi ile radyoterapiye direnç gösterebilir. Bu nedenle, böbrek kanserinin erken teşhisi hayati önem taşır” şeklinde açıklama yaptı.
Op. Dr. Safaralıyev, laparoskopik cerrahinin geleneksel açık cerrahiye göre avantajlarına da değindi:
“Daha küçük kesikler gerektiren laparoskopik cerrahi sayesinde hastaların iyileşme süresi kısalmaktadır. Bu yöntem, hastanede kalış sürelerini azaltır ve hastaların günlük yaşamlarına daha hızlı dönmesini sağlar. Laparoskopik cerrahi sırasında daha az kan kaybı yaşanır, bu da kan transfüzyonu ihtiyacını ve ameliyat sonrası komplikasyon riskini azaltır. Daha az doku hasarı, ameliyat sonrası ağrıyı ve ağrı kesici ihtiyacını azaltır. Ayrıca, daha küçük kesikler daha az belirgin dikiş izleri bırakarak daha iyi kozmetik sonuçlar sunar”